Ayşe Kulin'i annem yıllardır okur, sayesinde kitaplarının çoğunu ben de okudum. Annemden gelen alışkanlıkla yeni çıkan kitabını mutlaka alır okumaya çalışırım. Haziran ayında "Dönüş" adlı kitap çıkardığını görünce, alışveriş sırasında kitabı çantama atıverdim, hikayenin ne olduğunu, ne anlattığını bilmeden. Ben kitabı elime alamadan, ablam okumaya başladı. Ancak o zaman keşfettik ki aslında bu kitap: Ayşe Kulin'in 2011 yılında yayımladığı Gizli Anların Yolcusu romanın ardından 2012 yılında yayımladığı Bora'nın Kitabı romanın devam romanıymış. Gizli Anların Yolcusu'nun üzerine Perihan Mağden'in Ali ile Ramazan'ı da okuyunca o dönem hayatın o hiç görmek istemediğimiz ama en kaçınılmaz gerçeği suratıma tokat gibi çarpmıştı. Cinsel istismar. Bu iki kitabın bir başka ortak özelliği ise alışagelinen kadın-erkek ilişkilerini değil, iki erkeğin ilişkisini anlatıyor olmasıydı. İlk defa bu tarz bir roman okuyor ve bu tür ilişkilere yakından şahitlik ediyordum. Bazen adapte olmakta, kurguyu kafamda canlandırmakta zorlanmıştım. İki romanda da insanın en büyük düşmanı; yine anlamsız (!) ön yargılar ve eleştirilerdi. İnsan öyle olaylara şahitlik ediyor ki sanki her şeye çare bulunabilir de şu ön yargıya ve eleştirmeye asla çare bulunamayacağı umutsuzluğuna kapılıyor.
Bu umutsuzluk bulutlarını bir kenara bırakmak için insanoğlu dönmeli bence kendine. Kendine, özüne, o başkaları için kolaylıkla söylediği sözlerinde aldığı hazza. O hazzın ne olduğunu, ona ne kazandırdığını, neden bu sözleri sarf ettiğini bulursa içindeki düğümler çözülecek. Başkaları için kullandığı oklarının, kendisine nasıl duvar oluşturduğunu fark edecek. Romandaki Derya'nın yaşadıkları, kaybettikleri de işte bu yüzden. Farklılıkların cezasını sevgiden mahrum kalarak, özlem çekerek, nefret ederek yaşamış, daha doğrusu yaşatmışlar. O da şimdi tüm yaşadıklarını çözüyor, aynı zamanda kendini de çözümlüyor.
Öğreniyoruz, öğretiliyor kurallar, kaideler, ayıplar, günahlar, yasaklar, normaller, aykırılıklar... Kolay değil bunları ayıklamak. Düğüm olmuş ipleri çözmek. Mümkün mü? Elbette.
Ben çözdüm mü, konuşuyorum? Elbette hayır. Mümkün olduğunca düğümlerimden kurtulmaya, öğretilmiş düşüncelerimi serbest bırakmaya çalışıyorum. Çabalıyorum. Herkesin yapması gerektiği gibi. Hepsi bu.
Dönüş'e, her yaz tatilinde olduğu gibi arzularıma kavuştuğum, özlediklerimle kucaklaştığım günlerde başlamıştım. Bir nevi dönüş benimki de (; Dönüşteyken Dönüş'ü merakla okudum. Beklediğim aksiyonu, hareketi bulamadım nedense, sakin sakin ilerledi hikaye. Bu hikayenin de devamı gelecek gibi. Bakalım. Derya'nın ve ... Tabi ki söylemeyeceğim (: Derya'nın ve diğerlerinin hikayesi bize neler hatırlatacak?
Bu romandan sonra okuduğum Bora'nın Kitabı ilerleyen günlerde Miss Kitap'ta yer alacak. Geçtiğimiz aylarda Ali ile Ramazan romanı ile yazdığım yazıyı okumak isteyenler tıklayın.
Selçin Demirağ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder