23 Şubat 2014 Pazar

{Gezi} Cumartesi Durakları: Gülhane- Sultanahmet

İstanbul'u arşınlıyorum demiştim,

Dünkü keyif/ keşif turumun öğleden sonrasındaki ilk durağı, İstanbul Arkeoloji Müzeleri'ydi. İlk kez gittim, İstanbul Üniversitesi'nde okuyan biri olarak burnumun dibindeki müzelerden biri olan Arkeoloji Müzeleri'ne neden gitmediğim sorusunun cevabı bende de yok!
Sadece pes diyorum kendime, siz de diyebilirsiniz, rahat olun (:


TEGV'deki gönüllülük serüvenimdeki en kıymetli kazançlarımdan biri de arkadaşlık, biz buna gönüldaşlık diyoruz kendi aramızda (: Aynı amaç uğruna ortak payda da buluşan insanların hayata farklı pencerelerden de baksalar bile beraberlikleri daha kalıcı oluyor galiba, yeni kıymetli bir çok arkadaşım oluyor TEGV sayesinde, hepsi birbirinden değerli. TEGV'deki arkadaşlarımızla sık aralıklarla buluşuyoruz, bazen çok büyük gruplar bazen daha küçük gruplar halinde. Bazen sadece sohbet etmek için, çoğunlukla da etkinlik konseptli oluyor buluşmalarımız... Konserdi, tiyatroydu, piknikti, kahvaltıydı.

Bu hafta sonu da "Etkinlik var hadi gelin" haberi geldi gruptan. Saat 13:00'de müzede İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü'nün Oda Müziği Konseri vardı. Etkinlikte önce konser sonra müze gezilecekti. Ben konsere ne yazık ki yetişemedim, ancak müzeyi bir saat kadar gezebildim. Müzeden ayrılırken mutlaka gene geleceğim dedim. Çünkü tamamını ve doyasıya gezemedim, biraz hızlandırılmış bir tur oldu sadece. Tam bir hayal kırıklığı yaşadım. Müzenin anlatmak istediğini tarihsel anlamda yakalayamadım, eserlerin sergilenişi ve açıklama notları da son derece eski tarzda kalmıştı. Gerçekten bir miras sergileniyor ancak son derece özensiz bir şekilde. Birçok arkadaşım da aynı görüşteydi, müzelerin bir çok kısmında tadilat vardı. Çıkarken umarım yapılan tadilatlar da, müze sergilenme ve eserleri ele alış bakımdan da revizyona uğrar dedik veee güzel haber:

İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nin web sitesinde de konuştuğumuz bu eksikliklerin farkında olduklarını ve yenilenmek için işbirlikleri yaptıklarını yazmışlar. Çağıran- Karşılayan- Ağırlayan Müze olmasını hedeflediklerini belirtmişler. Nasıl bir müze olacak derseniz? Cevabı aşağıda, görsele tıklayarak müzenin web sitesine de ulaşabilirsiniz.

Ayrıca Mayıs ayına kadar, ayın son Cumartesi günleri saat 13:00'de İstanbul Devlet Opera ve Bale Sanatçıları her ay farklı bir dinletiyle İstanbul Arkeoloji Müzesinde, bilginize. Tarih bilgisine ulaşmak için tıklayınız.

Müzenin ardından Sultanahmet'te olan Edebiyatçılar Kıraathanesi'ne yürüdük, ekibe yeni dahil olanlarla Hafız Mustafa'nın harika tatlılarıyla keyifli bir sohbete gömüldük (: Hafız Mustafa hem tat hem de menüdeki ve vitrinlerindeki cezbedici sunuş açısından bence oldukça başarılı. Ürünlerini sunuş şekilleri, menüdeki her şeyi yeme isteği uyandırıyor insanda. Ancak garsonlarının, müşterinin ihtiyaçlarını tam olarak karşılamadığını düşünüyorum.

Ayrılık vakti geldiğinde ise Edebiyatçılar Kıraathanesi'nin çıkışında bulunan kitapçıya daldık ve uzun zamandır istediğim şiir kitaplarına kavuştum. Biri Cemal Süreya, biri de Orhan Veli.

Sonra Cumartesi gecesi fısıldaştık durduk, ikisiyle kelimeleri yüreğimize... Neler mi fısıldaştık, onlar da diğer yazılarda...

Süvari ile selamlıyoruz sizleri, atam olur kendisi. Trakyalıdır, tıpkı benim gibi (:

  
Kendime dair not: Nerelisin diye soranlara; Edirne'de doğdum, Tekirdağ'da büyüdüm, İstanbul'da yaşıyorum. Kısacası Trakyalıyım diye cevaplarım (:

Trakyalı (:  



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder